Harcamak vs. Biriktirmek
- Gökhan Avcı
- 18 Nis 2019
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 6 Ara 2019
Bazı noktalarda çok uyuşamazsak da Warren Buffet’ın en sevdiğim sözüdür;
“Harcadıktan sonra kalanı biriktirmeyin, birikimi kenara ayırdıktan sonra kalanı harcayın.”
Bana da hep başka başka ilhamlar vermiştir.
Kendisi (Warren Buffet) 80’li yaşlarının ortasında olmasına rağmen kendi tabiri ile işine hala dans ederek giden dünyanın en zengin 10 insanından biri. Bu servete rağmen lüks tüketimden uzak, hala üretken bir hayatı olan bu bey efendi, hali hazırda dev servetinin %80’ini hayır kurumlarına bağışlamış.
Kabaca özetlemek gerekirse, parayı amaçları için bir araç olarak kullanan iş dünyasının en güçlü kurtlarından biri.
Bu özel sözde Warren Buffet kendi dünyası dahilinde 1’e 1 gerçek manası ile “harcama yapmadan önce birikim için kenara para koyun, kalanını da harcayın” demek istese de, ben bu sözden farklı çıkarımlar yapıyorum. Alt metnin da daha derin manalar sahip olduğunu düşünüyorum.
Bu sözün ne dediğe geçmeden önce bu özel sözü parçalara ayırmak istiyorum. Karşımıza “harcamak” ve “biriktirmek “ gibi iki basit konu çıkıyor. Peki;
Ne için biriktiriyoruz?
Neden biriktiriyoruz?
Ne için harcıyoruz?
Neden harcıyoruz?
Bu sorulara verdiğimiz her anlamlı cevap ile “Harcama” ve “Biriktirme” eylemini değerli kılıyoruz. Fakat diğer taraftan baktığımızda, bu eylemlere bir anlam yükleyemiyorsak ya da bu eylemler bize bir değer katmıyorsa; pazarlama ve finans sektörlerinin derin/sığ dayatmalarından öteye gidemiyor “biriktirmek” ve “harcamak”.
Dahası para, tapınmak için biriktirilmemeli. Aksi halde nemrut bakışlı cimri masal cücelerinin kısıtlı hayatlarında öteye geçmek mümkün olmayacaktır. Ya da harcayan tarafta olmak da mümkün.
Para ile ne yaptığın çok önemli.
Para ile yaptığın şey sana katma değer mi üretiyor?
Hayallerini mi gerçekleştiriyor?
Seni mi geliştiriyor?
Esas mesele birikim ya da harcama ile ne elde ettiğin. Para senin için bir amaç olmamalı, bir araç olmalı. Seni sen eden ve senin varlığını daha değerli hala getirecek şeylere ulaşmak için kullanılabilir araçlardan olmalıdır para. Aynı şekilde birikim de.
Harcamak ve biriktirmek bir birinden bağımsız ve bir birinin tüketen şeyler olamamalı. Tam tersi birini beslemeli. Bir denge içinde harmanlanmalı. Daha da önemlisi, birikimlerimiz banka hesaplarımızda günden güne büyüyen bakiyeler ya da mekanlarımızı dolduran nesneler yığını olmamalı.
Buradaki “birikim” kavramını kendimizin, varlığımızın yapı taşları olarak düşünmeliyiz. Birikimler bireye yani bize dair olmalı. Yeni öğreneceğimiz bir dil, alacağımız bir uzmanlık eğitimi, çok özel bir konser, okuyacağımız bir kitap ya da annemize yazacağımız kısa bir şiir olabilir birikiminiz. Saatlerce çalışıp elde ettiğimiz kazançlarımız, varlığımızı bir adım yukarı taşıyacak birikimler ile harcanmalı. “harcadıktan sonra biriktirmeyin, biriktirdikten sonra harcayın” söylemi bu yüzden çok mantıklı.
Emeğinizi satarak kazandıklarınız karşılığında önce kendinize yatırım yapın, kendinizin için birikim yapın, yaşantınızı zenginleştirin. Sonra kalanları da harcayabilirsiniz. Bu sayede en zengin olabilirsiniz.
En özet tanım ile harcayarak biriktirin.
“Cebi zengin olan fakat ruhu fakir olan insanın hali rezil! Çünkü o; her şeyin fiyatını bilir, değerini değil.”
demiş Mevlana. Sizi var eden şey fiyatınız olması değildir. Değeriniz olmasıdır.
Yorumlar